Ocak 29, 2009

Üç Boyutlu Özgürlük

Ender Enön'ün dün akşam Akbank Sanat'ta gerçekleştirdiği üç boyutlu fotoğrafları görülmeye değerdi. Özel gözlüklerle seyredilen ve baktıkça netleşerek şaşırtıcı biçimde derinlik kazanan fotoğraflar çerçeveden dışarı şaşmakta, ağaçların dalları, gondolların sivri uçları gözünüze giriyor, martılar önünüzde oturanların başlarının üzerinde uçuyor gibi oluyordu.
Amatör olarak 3 boyutlu fotoğrafla ilgilenen ve bir seyahat tutkunu olan Ender Enön mühendislik eğitimi almıştır. Tanışma fırsatı bulduğum ve mütevazi kişiliği ile hoşsohbetinden çok hoşlandığım Ender Enön bu iki büyük ilgi alanı ile yarattıkları, izleyenleri eğlenceli bir geziye çıkarıyor.
Üç boyutlu fotoğraf tekniği; aynı karenin iki ayrı fotoğraf makinesi kullanılarak bilgisayarda birleştirilmesi prensibine dayalıdır. Fotoğraflar özel fotoğraf makinesi ile çekilip bilgisayar programları ile, ancak özel kırmızı-mavi gözlükler ile üç boyutlu görülebilen ve teknik adı anaglif olan formata geliştirilmektedir.

Ocak 20, 2009

Hayal Gibi


Hayal et sen de birgün orada olursun...!

Fotoğraf: Ilan Hamra

Ocak 15, 2009

Piyano Günleri



Sabri Tuluğ Tırpan ile Benyamin Sönmez’i bir araya getiren masterclass çalışması her iki sanatçının piyano ve viyolonsel üzerine olan birikimlerine dayanıyor.

1983 yılında Bremen’de doğan Benyamin Sönmez, viyolonsel eğitimine 14 yaşında başladı, kısa bir süre Ankara Devlet Konservatuarı’nda eğitim gördükten sonra 2001 yılında Leipzig’de düzenlenen uluslararası Young Concert Artists Yarışması’nda Barenreiter Ödülü’nü kazandı. Aynı yıl Yuri Bashmet’in desteğiyle Stuttgart Müzik Yüksek Okulu’nda dünyaca tanınmış Rus viyolonselci Prof. Natalia Gutman ile ilk profesyonel müzik çalışmalarına başladı. J.S. Bach’tan S. Gubaidulina’ya kadar uzanan geniş bir repertuarla, M. Rostropovich, David Geringas, Frans Helmerson, Philippe Muller, Gary Hoffman, Alexander Rudin, Karine Georgian, Colin Karr, Miklos Perenyi ve Yo Yo Ma gibi sanatçılar eşliğinde kariyerini derinden etkileyen ustalık sınıflarına katıldı. Strad dergisinin “Harry Potter” filminin çekimlerinin yapıldığı katedralde otantik sazla yorumladığı Bach süitlerine ayırdığı bir makalede kendisinden “İçinde Bizans renkleri barındıran çok zarif, görkemli bir yorum ve barok zarafetini sonuna kadar tattıran genç Türk…” diye söz ettirdi. Partneri olan, piyanonun dev ismi Oxana Yablonskaya ile birlikte resitaller verdi. nitelendirilen Sönmez, kurucusu olduğu ve aynı zamanda şeflik ve solistliğini sürdürdüğü Camerata Barocco topluluğuyla da konserler veriyor.

Piyano ve caz eğitimini Ali Perret’den alan Sabri Tuluğ Tırpan, Bilkent Üniversitesi’nde Martin Berkowsky ve Namık Sultanov’la çalıştı. 1992-1996 yılları arasında Viyana Devlet Konservatuvarı’na ve Viyana Müzik Akademisine devam etti. 1996 yılında eğitimini tamamlayan sanatçı Charles Mingus Festivali (Viyana), Yehudi Menuhin Live Music (Viyana), Jeunesse Bach 2000 (Viyana), Miles Davis Jazz Festivali (Polonya), Cemal Reşit Rey Piyano Festivali gibi birçok festivalde sahne aldı. Tırpan, Mozart’ın ´Figaro’nun Düğünü´ operasının caz yorumu ile uluslararası platformda dikkatleri üzerine çekti. Bestelediği Hearts müzikali Musical Cocktail dergisi tarafından, son zamanlarda Almanca konuşulan ülkelerde bestelenmiş en iyi müzik olarak değerlendirildi. Sanatçı, Viyana Mahler Konservatuvarı ve Performing Arts Studios of Vienna´da öğretim görevlisi olarak çalışmakt
adır.
İkilinin dün akşam verdiği gala konseri A. Piazzola'nın Le Grand Tango'su ile başlayıp, T.Tırpan'ın İmpressions ve M.de Falla'dan Popular Espagnole Suits ile devam ederek C.Debussy'nin Sonatası ile sona erdi.  Klasik gibi görünen program ikilinin yorumu ile zaman zaman caz konseri izlenimi veriyordu. 
Tuluğ Tırpan'ın mükemmel yorumu ve genç Benyamin Sönmez'in adeta bir rock sanatçısı edası ile çaldığı viyolonsel ne yazık ki az bir seyirci topluluğu tarafından izlendi. 
Dün akşamı kaçıranlar bu akşam ki programı kaçırmasınlar derim.

Dilini Hapsetmek

Dilini hapseden, sözlerinin esiri olmaktan kurtulur. 
                            diyenlerin dergisi,
                                        SIZINTI.


Şehrin birçok yerini bu afişlerle kaplayan Sızıntı bir düşünce dergisi değil mi? 
Dilini hapseden?! Neden dilimi hapsediyorum. Hapsetmek Türk Dil Kurumuna göre "kuşatılmış ve hapsedilmiş durumda bulunma hali" demek. Yani hapsetmek hürriyeti kısıtlamak, parmaklıklar ardına sokmak, işlevlerini yerine getiremez durumda bırakmak. 
Dili hapsolmuş veya  dilini bilerek veya isteyerek kafese kapatmış bir toplumun bireyleri neden bir düşünce dergisini alıp okusun ki?
Bu toplumun bireylerinin dili öyle veya böyle yıllardır hapsedilmeye çalışılmıyor mu?
Bu söz sakın, "dilinin efendisi olan, sözlerinin esiri olmaktan kurtulur" olmasın. 
Öyle değilse bile ben öyle isterim.

Ocak 10, 2009

İstanbul 2010


İstanbul...
Kültürleri
Buluşturan Kent

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti için yapılan çalışmalar, Yeni Mekanlar, Kentsel Uygulamalar, Müze ve Kültürel Miraslar, Sanat ve Kültür Forumları, Müzik ve Opera Programları, Gösteri ve Sahne Sanatları, Sinema, Belgesel, Animasyon. Hepsi ve fazlası                    www.istanbul2010.org adresinde.
s

Piyano Günleri


Akbank Sanat'ın piyano günleri başladı. İlk konser 8 Ocak Perşembe akşamı Gülsin Onay tarafından verildi. Peter Cosse'nin "Duyarlı bir kesinliğe ve zekice bir parıltıya, en hassas şeyleri bile maharetli parmaklarına neredeyse gülümsercesine emanet etme yeteneğine sahip tutkulu bir sanatçı, hayal gücü yüksek, mükemmel bir piyanist" diye övdüğü Gülsin Onay için artık başkaca bir söz söylemeye gerek yok. Yine de Schubert ile başlayıp, Chopin ile devam ettikten sonra son bölümde seyircilere programdaki Ravel biraz ağır bir parça isterseniz Chopin ile devam edelim dedikten sonra Chopin diyenler parmak kaldırsın demesi çok samimi ve çok hoştu. Çoğunluğun  isteği üzerine Chopin'i seslendirdikten sonra "sizi bu soğuk havada evinize Ravel'siz göndermiyeyim diyerek bir jest yapması ise çok şıktı. Kıyafeti, her zamanki güleryüzü, harikulade yorumu ile Akbank Sanat'ın Beyoğlu sahnesini dolduranlara dışarının dondurucu ayazında sıcacık dakikalar yaşattı. 

Piyano Günleri, 15 Ocak Perşembe Saat 20.00 de Sabri Tuluğ Tırpan (piyano)
                                                                                         Benyamin Sönmez (viyolonsel)
                            
                              16 Ocak Cuma  Saat 11-17 yukarıdaki konser ücretsiz.
                           
                             21 Ocak Çarşamba         20.00 de Cornelia Herrmann (piyano)    ile devam edecek.

Kaçırmayın.

Ocak 07, 2009

Avustralya


Avustralyalı yönetmen Baz Luhrmann'ın filminde yine Avustralyalı oyuncular Nicole Kidman (Lady Sarah) ile Hugh Jackman (Drover) başrollerde. İkinci Dünya Savaşı yıllarında Avustralya'da geçen film gerçekten tam bir seyirlik. Mutlaka büyük perdeli iyi bir sinema salonunda seyredilmeli, DVD'si çıkınca alır seyrederiz denilmemeli. Nicole Kidman'ı anlatmaya gerek yok. Filmin bir sahnesinde, (Nullah'ı teselli için yanına gittiğinde gri arka fonun önünde alttan yapılan çekimde adeta uzaylı bir yaratık gibiydi. Zaten onu hiçbir zaman normal bir insan olarak görmedim. Tipi ve güzelliği gerçekten insanüstü izlenimi veriyor. Hugh Jackman ise başka bir alem.. Adam zaten People dergisi tarafından "yaşayan en seksi erkek" seçilmiş. Gerçekten bu adam James Bond olmayı ne kadar hakediyor ve ne kadar yakışırdı diye film boyunca düşündüm. Balo sahnesinde kendime hak verdim. Filme doyamayan bayanlar 22 Şubat gecesi düzenlenecek Oscar Ödül Törenini kaçırmasınlar derim. Çünkü Hugh sunuculuğu üstlenecek. Bu arada Aborjin-beyaz melezi çocuğu oynayan Nullah'a dikkat. O da çok iyiydi. Sonuçta  filmi mutlaka görün derim.

Ocak 05, 2009

Yeni TL'miz

Bugün bankamatikten para çektim ve yeni Liramızla ilk kez karşılaştım.  İlk anda küçüklüğü ve renkleri nedeniyle olsa gerek çocukluğumuzda sakızların içinden çıkan sahte paralara benzettim.
Atatürk resimlerde biraz topluca ve yanakları fazla dolgunca gibi, ama güleryüzlü. Genel olarak baktığımda yeni paramızı beğendim. Tabii gıcır gıcırken.

Ocak 02, 2009

Yılbaşı Ertesi

Yılbaşı ertesi günü benim için yılbaşı akşamından daha önemlidir. Sanki o günü nasıl yaşarsam bütün bir yılımın da öyle geçeceğini düşünürüm. Biz de güneşli ama soğuk bir yeni yılın ilk gününe sabah 11'de uyandık. Sabah kahvaltımızı evimizde yaptıktan sonra Cunda Taş Kahve'ye davet eden arkadaşlarımızla buluşup, kış güneşinin altında kahvelerimizi yudumladık. Daha sonra bence Cunda'nın en güzel restoranı olan ve her zaman samimi ,sıcak, nezih ortamıyla ve kaliteli müziğiyle müşterilerini ağırlayan Ayna'da, yerel Cunda şarabı(Çataltepe) içen arkadaşlarıma rakı,peynir,kiremitte domates,salata ile eşlik ettim.Hoş sohbet, muhabbet ve güzel müzik akşamından sonra geceyi Ayvalık'ta kelle-paça çorba ile tamamladık. Yeni yılın bu hareket ve güzellik içinde geçmesi temennisi ile dağıldık. Organizasyonda emeği geçen Serap'a buradan teşekkürler.

Yılbaşı Çamı


Yılbaşı Ağacı Mim.Yasemin Balkan tarafından tasarlandı. Ağaç 12 kişinin el emeği ile 48 saatlik bir çalışma sonucu gerçekleştirildi. 664 adet CD, spiral borular, metal levhalar elle kesilerek tellerle bağlandı. 50 m.tel, 40m.led aydınlatma, 3 m2 aydınlatma ve renkli cam parçaları kullanıldı. Tamamen el emeği, büyük bir özveri ve dayanışma örneğiydi.
Başta Mim. Yasemin Balkan olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür ederiz.

Ayvalık-Cunda'da Yılbaşı Sokak Partisi


Cunda'da birincisi bu yıl düzenlenen Yılbaşı Sokak Partisi çok eğlenceli ve coşkulu geçti.