Dün neden ve nasıl oldu bilmiyorum, ama televizyonda bir dakika kadar osuruk bir kanal açık kalmış, ben de on dakika kadar ağzım açık onu seyrettim. Zittirik bi memlekette "kadınlar uluslararası tramplenden atlama yarışması" düzenleniyor...
Öğle sıcağında bi havuz, kenarında tentesiz-mentesiz üç sıra falan tribün, pişen insanlar oturmuş seyrediyorlar. Bilmemkaç metre yüksekliğinde bi tramplen, devanası iriliğinde ve de kaslûû bir kadın, yetmezmiş gibi başında da boneyle geliyor, bornozunu çıkartıp ismet paşa mayosuyla tramplene tırmanıyor, gerinip gerinip jumbalaaaa diye havuza atlıyor. Düşerken de havada üç buçuk takla atıyor. Arkasından da İspanyolca puanlamalar oparlörden bangır bangır duyuluyor : otto desoto bilmemnatto... Böyle yarışma mı olur ? Bunun olimpiyatı mı yapılır ?
Ulan bu dört saat öğle güneşi altında seyredilecek nane midir be ? Hani hiltonun havuzunda bir kız böyle atlar, "wayanasına" dersin. On puan verirsin. Doğzö puğağğnnğğö... Ama Latin Amerikanın yarısı koşup koşup plöf diye havuza atlarsa... bay gelir adama.
Tabii bir de rugby mi ne vardır... Bi adam bi topu yukarı atar. O sırada ordan geçmekte olan başka bir adam, derhal en yakın tren istasyonuna doğru koşmaya başlar... Şehrin öbür ucundaysa üçüncü bir adam, elinde halı tokacı şeklinde bi sopayla ufuklara bakarak beklemektedir. Şimdi : top yere düşmeden adam trene yetişebilirse, beş puan atan tarafa. Adam koşmaya başladıktan sonra top üçüncü pezevengin sopasına çarparsa dört puan tutan tarafa.. Ama top trenin üstünden geçerken kasap karısını arayıp "karıcım bu akşam biraz geç gelicem, arkadaşlarla içmeye gidiyoruz" cümlesini tamamlayabilirse sekiz puan evsahibi takıma... Hakem sol bacağını kaldırıp, mendilini rüzgâr yönüne sallarken top kasabın camını kırarsa, o zaman sopalı adam koşarak stadın etrafında dört tur atmalıdır. Altı puan. Kurallar böyle abi...
Ama daima ve daima, assslaaa değişmeyen dünyanın en sıkıcıötesi sporu tenis'dir !!!... Bildiğimiz tenis !.. Allah onu kahhrrrr-etsin !
Aynı güneş altında, salak-sulak tribünler. Ya da bi klüpteysen falan jortlak plastik iskemleler. Pişiyon böööle... Suratında "ölçülü pişmiş kelle" ifadesi olmalı. Asilce sırıtacaksın, büfedeki gawat bi kokakolaya 75 Lira istediğinde "hassiktir ulan... adam mı zikiyonuz burda bea ?" demeyeceksin, zariiiifçe connolly leather cüzdanını çıkartıp 50 avro vereceksin, " sanırım yeterli olüğr" diyeceksin. Koltuğunun altında wal stir'et jurnal gazetesi olacak. Hasır şapka demode olmakla birlikte, nostaljik bir gönderim olduğu için burada giyilebilir. ööww..
İki veya dört aptal, 23-nisan piçozu gibi beyaz ( saflık = salaklık ) kıyafetleri ile ellerinde sinek bile avlamaya yaramayan, hiçbir pratik faydası olmayan "Webirlingston" falan gibi jbzdrık markalı raketlerle hawa atıyorlar. Filenin yanında bi direğin tepesine tünemiş beyaz şepkeli bi haquemmm de sağ ve sol ellerini kaldırarak asil bi şekilde puan dağıtıyo...
Ses efektleri şöyle : pok - pok - pok - OoOOğĞğğ ! pik - pok - pok - ĞğaAaağğğ !!... N'oolmuş, sol taraftaki salak topa yetişememiş, sağ salak puan kazanmış... Seyircilerde bir heyecen, bir heyecan - deme gitsin !... Nası' da kaptırmışlar kendilerini bu "asiiiiyyll" oyunun havasına... Kelleler bi sağa-bi sola... zikir yapar gibi... Artık âdetten olmuş, top yere düştüğünde "oğğğ" demeyene görgüsüzzz diye bakıyorlar... Dolayısıyla millet, yanında uyuklayan tipi dürtükleyip "ğooğğğ" dedirtiyor, icabı halinde.
Kaç puan kazanmış bu denizanası beyinli ? : 15 !... Durup dururken 15... Niye 1 değil, niye 5 değil, madem öyle niye 417,58 değil ? Bi daa kazanırsa 30, ama bir tane daha sayı alırsa 40 !!!? E, ulan pezeveng, madem 15'er 15'er gidiyoz, nereden çıktı şimdi bu 40 ? İyi madem... O zaman şimdi, yine sayı yaparsa 50 mi olacak ? hhah haahh.. Haayyıııırr lordum.. Çok caahilsinizzz... Bundan sonra "aviric-düsss- aviric-düsss..." diye gidecek. Bizim Ali Rıza Efendinin ilkokul servisi at arabası da deeh-çüşş-deeh-çüşş metoduyla giderdi. Brrsss deyince de dururdu. Burada brrsss da yok. İki aviric bi bırssss ediyor... 35-45-28-aviric-cüsss-76-aviric-38-düss--- falan diye giderken karıştırmazsan, tam bırsss olduğunda clâp-clâp-clâp şeklinde el çırpman, seni "tenis asilleri" listesine sokar. Ama üç veya bilemedin dört kere el çırpacaksın. Öyle " Ass-lanım benimm, şaparilovam.. helââll sana bu gortlar" diye heyecena kapılıp rapada rapada rapada el çırparsan, etraftaki baronlar ve moronlar sana soğuk soğuk bakarlar...
Bitmedi... En önemli yerine geldik : çığlık !! Ulan sekizinci etwart döneminde var mıydı bilmiyorum, ama görgüsüzlük dünyayı sardı saralı, koca götlü karıların çığlıkları, tenis dünyasını sardı be... Her geri zekâlı "kendi çığlığını" üretip, hatta tescil ettiriyor !! Mesela " iiİİİYYyyigGyYeEEAAaaââhhH... " = şaparilova çığlığı... " InnnnggYyyyıhhaaahhhh !" = neydi bizim tenis oynayan koca göt ?... hülya avşar çığlığı... Ulan, çığlık üstadları türedi birdenbire be ?? yok çığlıkları CD'ye kaydedenler, yok desibel analizi yapanlar, yok efendim ispanyol hükûmeti bi çığlığı çok seksi bulduğu için yasaklamış, o oyuncuya "başka bi çığlık bulması gerektiğini, aksi halde turnuvadan ihraç edileceğini" söylemiş... Gazetelerde ayşe arman türü bil-umum köpekler "duyma şerefine nail oldukları" çığlıklar hakkında yorumlar yapıp ahkâm keserler... Asâlete bak, asâalete... way anamm.. Seçquinn insanların eliiittt eğlencesy..
Haksız mıyım ulan Ağalar ?? Şu söylediklerimin birisine bile itiraz edebilir misiniz ? Neresi asil bu salaklığın ? Ve de bunun kadar ruhsuz bi oyun, anlamsız bir meşgale var mıdır dünyada ? Lan afganistanda "buzkaşi" bile oynasan daha anlamlıdır be...
Asâlet buysa, ben köylüyüm gardaşlar.
Jamo Ağa
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder