Kasım 21, 2009
Berlin Notları-Metro
Şu bilip bilmeden, görmeden, etmeden "Avrupa'da ve Amerika'da böyle değil" klişesinden vazgeçelim. Daha dün gece Avrupa'nın ortasında Yüzyıldır metrosu olan Berlin'de valızlerimizi bütün istasyonlarda (havaalanına kadar üç akatarmada) merdivenlerden binbir zorlukla indirdik. Beriln'in muhteşem metro sisteminde insanların bir yerden biryere ulaşmasından başka hiç bir uygarlık belirtisi yok. Birkaç ana istasyon dışında asansör, -hatta özürlüler için dahi- asansör yoktur. Bisikletin çok yoğun olarak kullanıldığı Berlin'de herkes metroya bisikletle binebilmektedir ama kucağında merdivenleri inebilirse. Metroya hiçbir şekilde sakatlar binememektedir. Anneler bebek arabalarını birinin yardımı olmaksızın indirememekte, çıkaramamaktadır. Tabii bu bizim için bir mazaret olarak kabul edilemez. Ben sadece "onlarda böyle değil klişesini" eleştirmek adına bilgi amaçlı yazdım.
Kasım 18, 2009
Berlin Notları-Filarmonide Jan Garbarek
Berlin'e gelirken en büyük amaçlarımdan bir tanesi Kreuzberg'deki sanat ortamını yaşamak, müzelerini gezmek, resmim üzerine etkileri olabilecek sanatçıları izlemek, bol kahve ve pasta tüketmek ve tabii bir de mümkün olursa Berlin Filarmoninin o muhteşem salonunda bir konser izlemek. İnanılmaz bir şans ile Jan Garbarek'in konseri olduğunu öğrendiğimizde hemen bilet almaya koştuk ve son biletlerden ikisini aldık. Konser salonunu anlatmanın, kelimelerle ifade etmenin zorluğu ile biraz konserden bahsetmek istiyorum. Polonya asıllı, Norveçli cazcı, saksafon sanatçısı Jan Garberek İskandinav cazının babası sayılıyor. Ve şanına yakışan müthiş bir konser verdi. Ortaçağın karanlık filmlerinin arka fon müziklerini andıran muhteşem ve tüyleri ürperten bir girişten sonra, adeta Sibirya bozkırlarında atını çatlatırcasına süren Kazak süvarisinin saundunu, Berlin Senfoni Salonunda nefes bile almadan dinleyen seyircinin ta kalbine kadar sokmayı başaran müziğiyle devam etti. Hiç ara vermeden 1 saat 45 dakikalık performanstan sonra seyircinin dakikalarca süren alkışları ile tekrar sahneye çıktı ve ritm ile melodinin adeta yarıştırıldığı ve atıştığı insanı şaşırtan, bir konserde rastlanılması imkansız görülen bir sürpriz ile 15 dakika daha konser devam etti. Selamdan sonra sahneyi terketmesinin ardından Almanlardan beklenmeyecek! bir coşku ve burarayı henüz terk etmeyeceğiz alkışları ve inadı sonunda Garbarek mutlu ve gururlu bir çocuk gibi tekrar sahneye çıktığında salon yıkılıyordu. 20 dakika süren seyircini de beklemediği bir mini konser ile bu olağanüstü müzik ziyafeti sona erdi. Bizim söyleyişimizle Berlin Filarmoni Salonu tarihi gecelerinden birini yaşadı.
Kasım 16, 2009
Berlin Notları-Kreuzberg
Dünyanın dört bir yanından Berlin'e akan genç sanatçıların, Doğu Berlin'den kalan atmosfer içinde olmayı tercih ettiklerinden, bir araya geldikleri Kreuzberg tam bir entellektüeller bölgesi. Le Bateau İvre'de deriden yapılma fenerleri ile sunduğu kafe-bar atmosferi büyüleyici. Oranienstr.18'deki kafe, Kreuzberg'deki diğer kafeler gibi ne kadar eski, ne kadar pis imaj varsa o kadar dolu. Bizim Tünel'deki gibi eski ama tip-top duran, steril ortam sunan bir mekan bulmak zor. Yerdeki ahşap parkeler, masalar, koltuklar, kanepeler, duvarlar savaştan kalmışcasına duruyorlar. Ancak bu görüntü ve -hoş pis- ortam, bu bölgeye ve gelenlere çok yakışıyor. Tabii yenilen, içilenleri ve sunumları tamamen bu anlayışın dışında olduğunu belirtmek gerek. Berlin'e gelip bu kafeyi yaşamadan dönmek olmaz.
Kasım 09, 2009
Berlin Notları
Berlin Notları-Kreuzberg
Kasım 06, 2009
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)